İsrail destekçisi Olaf Scholz’a Cumhurbaşkanı Erdoğan etkisi: Netanyahu’ya “ateşkes” dedi!

Dünya, İsrail ordusunun Gazze’deki soykırımını yakından takip ediyor.

Bir ayı aşkın süredir bölgede insani bir dram yaşanırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olaya yönelik tutumu küresel çapta konuşuluyor.

Fitilin ateşlendiği ilk günlerde tarafları “itidalli” davranmaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede akan kanın durması için birçok kez çağrıda da bulundu.

Son olarak Almanya’ya giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buradaki İsrail özelinde açıklamaları yine yankı buldu.

“İsrail’e borçlu olanlar rahat konuşamıyor”

İsrail’deki soykırımın durdurulması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben rahat konuşuyorum çünkü bizim İsrail’e borcumuz yok. Borçlu olanlar rahat konuşamıyorlar” dedi.

Başbakanı Olaf Scholz ise İsrail’in yanında saf tutarak ateşkese olumlu bakmayan isimler arasında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme sonrasında “ateşkes” dedi

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme sonrasında Scholz’un tutumu değişti.

Başbakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre Olaf Scholz İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefoda görüştü.

Görüşmede Gazze’deki insani durum da ele alınırken, Almanya’nın İsrail haklıyla dayanışma içinde olduğu vurgulandı.

Görüşmenin dikkat çeken yanı ise ateşkes detayı oldu.

“İnsani ateşkes” vurgusu

Gazze’deki insani durumun acilen iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayan Olaf Scholz, Gazzelilere yardımların ulaşmasında insani ateşkeslerin önemli katkı sunabileceğini ifade etti.

Scholz ayrıca çatışmanın bölgesel olarak yayılmasını önlemek amacıyla sürdürdüğü diplomatik temaslar hakkında Netanyahu’yu da bilgilendirdi.

Ayrıca Scholz ve Netanyahu’nun çocuklar, yaşlılar, hastalar ve kadınlar başta olmak üzere esirlerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasına dönük çabaları da ele aldıkları vurgulandı.

“Tevrat’ta yok”

Ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cümleleri de aktardı;

Tevrat’ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz kolumuz bağlı mı duracağız? Bunlara karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz kolumuz dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin davasını değerlendirmemek gerekir.

“Bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım”

Bir diğer yandan İnsani ateşkese Türkiye’nin ve Almanya’nın ne kadar katkıda bulunabileceğini ve bu adımların önemini bastıran Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti;

Buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra Sayın Steinmeier, İsrail’e gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim, siz bir taraftan tutun, bize düşen görev neyse biz de diğer taraftan tutalım. Önemli olan bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım. Bu adımı eğer atar, böyle bir insani ateşkesi birlikte Almanya-Türkiye, diğer, sağlayabilirsek, bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız. Rehinelerin takası deniliyor. Eyvallah, biz buna da varız. Fakat rehine dediğiniz zaman, rehine sayısı itibarıyla İsrail’deki rehinelerin sayısı nedir? Öbür tarafta, Hamas’ın veya Filistin’in elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna da baktığımız zaman katbekat fazlasıyla İsrail’in elinde rehine var. Yılların rehineleri, tutsakları İsrail’in elinde. Bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek bu da haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir